Çalıştığınız dev teknoloji şirketinin piyasa araştırması için verdiği 16 bin dolarlık fon parasını şeytana lanet edip, "Satmışım anasını... Bi daa mı gelcez dünyaya" diyerek o hep gitmek istediğiniz ama izbandut kapı görevlilerinin sizi 'Buraya hippiler ve bakirler giremez' deyip almadığı bol ışıklı gece kulübünde kızlarla yerseniz, ödeme günü geldiğinde 'Babanın şarap çanağını' görmeye de hazırlıklı olmalısınız :)
İsmi her ne kadar 'Paranoya' olsa da aslında günümüz dev mobil şirketlerinin dijital savaşlarını çok akılcı bir dille konu alan film tam da böyle başlıyor....
Filmin başrolünü, gerçek hayatta şarkıcı Miley Crus'un sevgilisi olan ve 'Neighbours' dizisiyle tanınan Avustralyalı Aktör Liam Hemsworth (Adam Cassidy rolünde) canlandırıyor....
Aslında Türkiye'de yaşasa belki de Kıvanç Tatlıtuğ'dan daha çok talep görecek olan (sarışın, uzun boylu, adonisli) başrol çocuğunu (Adam Cassidy), diskoda birlikte göbek attığı çekici 'rezidans ablası' ertesi gün aynı yatakta uyanıp 'Belki de çok içince köprü-tünel çocuklarına ilgi gösteriyorum canım yaa' deyip kibarca kapıyı göstermesi filmin bir hayli 'güncel' tutulduğunu gözler önüne seriyor....
GELECEĞİ ELİNDEN ALINAN NESLİN ÇOCUKLARI
İşin esprisi bir yana filmin başında Adam'ımızın anlattıkları ibret verici şeyler aslında başına geleceklerin de ipucunu veriyor.
Ne diyor: "Bahaneler üretmeyeceğim bunların olmasını ben istedim. Hem de hepsini. Başka birine dönüşmek için yaptım. Daha fazlasını istedim. Bizler geleceği elinden alınan bir neslin çocuklarıyız. Ailelerimizin inandıkları 'Amerikan rüyası' kendi zenginlikleri için yalan söyleyen, düzenbazlık yapan ve dolandıran kişiler tarafından yokedildi. Eskiden iyi notlar aldığınızda doğru okula girebilir ve doğru işe sahip olabilirdiniz. 15 yıllık zorlu bir çalışma hayatından sonra kendinize ait bir odanız olabilirdi... Ama o dünya geride kaldı... İnsanlar istedikleriniz konusunda her zaman dikkatli olmanız gerektiğini söyler. Onlara hiç bir zaman inanmadım. Bana nehrin kıyısındaki ışıklar her zaman daha parlak geldi...."
AT MISIN, KÖPEK Mİ?
Unutmadan filmde şirket yöneticisi Nicholas Wyatt'ın (Gary Oldman) fonu 'pavyon hesabına' harcayan genç çocuğa söylediği şu tehditkar sözler de can alıcı noktalardan birini oluşturuyor: "Demek köpek ve at oyununu oynamak istiyorsun. Sen köpek misin, yoksa at mı? At korkuyla hareket eder, kamçıdan kaçmaya çalışır, bu dolandırıcılık. Köpekse açlıkla hareket eder bir sonraki yemeğini, yani tavşanını kovalar. Başarıya olan açlığı yüzünden köprünün karşısına geçer. Sen hayattan daha fazla şey istiyorsun" diyerek piyon olarak kullanması...
Konusu 2004 yılında Joseph Finder tarafından yazılan aynı adlı romandan uyarlanan ama gün gibi Apple-Samsung savaşını konu alan filmin yönetmenliğini Robert Luketic yapmış. Gişede istenilen sonucu almamasına rağmen film, sırf kötü karakterleri canlandıran Gary Oldman ve Harrison Ford performansları ve akılda kalıcı diyalogları için bile izlemeye değer.
Son söz: Ona buna avuç açacağınıza en iyisi küçük sermayeyle kendi işinizin patronu olun. :) :D
Bir sonraki filmde görüşmek üzere...
MZG
http://wp.me/p4HGgM-18
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder